gönder
Oturum Aç
Ana Sayfa
Arşiv
Filmler
Seri Filmler
Trend
En Çok İzlenen
Bugün
Dün
Bu Hafta
Bu Ay
Tüm Zamanlar
Alternatif Seçim
Son Eklenen
Ödüllü Filmler
En Çok Yorum Alan
IMDb Top 250
Film İstek
Forum
İletişim
@Misty_Day
3 yıl önce
katıldı.
0
film takip ediyor.
0
film/bölüm izledi.
22
yorum yaptı.
Favori Filmler
İzlenen Filmler
Sonra İzle
Yorumlar
Gerçek olaylara dayanıyormuş. Susanna Kaysen'ın 1993'te yayımlanan aynı isimli anı kitabından uyarlanmış. Gerçekten kaliteli bir filmdi, hastane ve hastalar çok gerçekçi yansıtılmış. Angelina Jolie başta olmak üzere oyunculuklar da çok iyiydi. Bana biraz da 12 Monkeys filmindeki James ve Jeffrey'yi hatırlattı başroller.
2 yıl önce
Beğen
34
1989'da 56 yaşındaki Danimarkalı bir odyoloğu gerçek anlamda gülmekten öldüren film... İzliyorum, şans dileyin.
2 yıl önce
Beğen
1
@Sas_ass "Oldeuboi" (Oldboy)
2 yıl önce
Beğen
0
Üzerinden uzun süre geçmesine rağmen devam filmi gelmemiş, en azından ben bulamadım ama filmin sonu, bir devam filmine göz kırpıyordu. Fark etmeyenler için filmin başında Jerico'nun arka plandaki tehdit içerikli sözleri, arkasında bir yere baktığı, bir sahilde geçiyor, yani sondaki sahneyle aynı; climax başta verilmiş. Buradan da Jerico'nun hâlâ içeride bir yerlerde olduğunu, başta her ne kadar gerçekten de Bill Pope'a dönüşmüş olsa da bunun etkisinin kalktığını anlıyoruz. Her neyse, filmin abartılacak bir yönü yoktu bence, biraz klişe Amerikan aksiyon filmi gibiydi. Ama sıkılmadım izlerken.
2 yıl önce
Beğen
2
"Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır" değil de, "Her başarılı kadının arkasında kendisi vardır" sözü yatıyordu filmde bence. Ama ne olursa olsun sonda, biyografi yazarına kendisini açığa çıkarmamasını söylemesi (her ne kadar söylememesini umsaydım da) onurlu bir hareketti.
2 yıl önce
Beğen
0
YORUM SPOILER İÇERİYOR, İŞARETLEMEYİ UNUTTUM, ÜZGÜNÜM.
3 yıl önce
Beğen
0
Liam Neeson’ın oynadığı karakter, Michael, Paris'te yeni romanını yazmaya çalışan, Pulitzer ödüllü bir yazar. Metresi Anna (Olivia Wilde) da dâhil olmak üzere diğer karakterler, aslında Michael'ın kitabının karakterleri. Michael aslında oğlu havuzda boğulurken telefonla konuştuğu için pişmanlık duyan bir adam. Çocuğunun son sözleri "İzle beni" idi. Neredeyse tüm karakterlerin "İzle beni" dediğini duymuşsunuzdur (tabii filmin bazı sahnelerinde "watch me" İngilizcede "izle ve gör" anlamına geldiği için o anlamda da kullanılmış, orada kafamız karışmasın). Oğlunun ölümünü diğer tüm olay örgülerinde kullanıyor: Sean'ın (Adrian Broody) oğlu da tamamen aynı şekilde ölmüştü, Julia'nın (Mila Kunis) oğlu da neredeyse ölmüştü ve zaten bu yüzden oğlunun velayetini eşi Rick'e (James Franco) kaybetti, Monica'nın (Moran Atias) kızı da eski sevgilisinin elinde tehlikede. 3 hikâye de 3 farklı şehirde (New York, Paris ve Roma) yaşansa da, karakterler aynı otelde birbirini karşılıklı etkiliyor. (Reddit'ten 'Feroz Aboobaker Puthiyapattillath'ın yorumunu temel aldım.)
3 yıl önce
Beğen
2
Primer'ın zekâsıyla övülüyor; tamamen anlamak için birkaç kez izlemenizi gerektirecek çapraşık bir konu. (Konusu zekâ kokuyor olabilir ama senaryonun yazılışı, bu senaryonun işlenme şekli aksini söylüyor. Ayrıca en ağırından bir gizem filmini bile "en fazla" iki kere izlemek bile bir filmi anlamanıza yardımcı olmalı, aksi hâlde sizde değil, filmde bir şeyler yanlış olmalı.) Ama filmin zekâsıyla ilgilli konu tam bir efsane bence çünkü dikkatlice izlerseniz ve filmdeki birçok gereksiz detay ve sahneyi görmezden gelirseniz konu, adamın birinin geçmişe gitmesi, bir hata yapması ve sonra tekrar geçmişe giderek o hatayı düzeltmesinden ibaret diyebiliriz herhâlde. Ya da sanırım makine, dışarıdaki zaman akmaya devam ederken, içindekini bulunduğu zamanda hapsediyor. Film, takip etmesi zor bir film; zekice ya da derinlikli bir senaryosu olduğundan "değil," kurgulama tamamen berbat olduğundan. Film, arakterlerin konu ya da tema hakkında herhangi bir ipucu vermeksizin tekniksel jargonla konuşmasıyla başlıyor ve birçok sahne, kötü ışıklandırma, saçma montaj, kötü bir sahneleme ve ses kalitesi yüzünden tamamen anlaşılmaz durumda. Filmin görünümü gerçekten de kötü, genellikle sarı ya da mavi bir tonlama kullanılmış, o yüzden her şey ya sarı ya da mavi görünüyor. 4 arkadaş, ikiye bölünüyor ve bu ikisi (Abe ve Aaron) icat ettikleri bir makineyle ilgili deneyler yapıyorlar ve diğer iki arkadaşla konuşmayı kesiyorlar. Sonra sanırım Rachel adında bir kız eski sevgilisi tarafından vurulma tehlikesinde ve Abe ile Aaron bu kızı kurtarmaya çalışıyor. Yapılabilecek o kadar şey varken bu icatlarıyla para kazanmaya çalışıyorlar, sonra sanırım kazanıyorlar ama bunun devamını görmüyoruz. Ama ne Rachel'ı doğru dürüst görüyoruz, ne de eski sevgiliyi. Yani, kim bu Rachel, ne ara ortaya çıktı? Bir bakıyorsunuz karanlık bir akşam vakti çok sesli bir çeşmenin yanında bir konuşma yapıyorlar, ve yanlarında da fenerler var! Aaron, Abe'e kopyasını gösteriyor ama Aaron zaten kutuda. Üç tane mi Aaron var? Aaron bir adamı dövme arzusundan bahsediyor, karısı bununla gururlanıyor ama kim bu adam? Bu tür şeylerden bahsediyorum. Tüm diyaloglar kuru ve sıkıcı, bize karakterleri umursamamız için tek bir sebep bile vermiyor. Primer size herhangi bir duygu katmıyor, hayal gücünüze ilham vermiyor, üzerine düşündürmüyor, sizi rahatsız bir duruma bile sokmuyor. Öyküyü aktarma tarzı becereksizce. Eğitici el kitaplarına daha uygun olurdu. Uzun, sıkıcı ve boğucu diyalogları yüzünden filmde bir düşünce, bir mesaj bulamıyorum. Diğer insanlardan daha farklı bir deneyim yaşamak için uğraş vermek isteyen biriyseniz film tam size göre. Ama gerçekten sizi zorlayacak ve tatmin edecek bir film deneyimi yaşamak istiyorsanız, heves dolu yorumları görmezden gelip Primer'ı es geçin derim. Not: IMDb'den "oecobius"un eleştirisini baz aldım. Not2: Spoiler'ı işaretledim ancak herhangi bir spoiler verebilecek durumda olduğuma bile emin değilim.
3 yıl önce
Beğen
10
Kesinlikle müthiş bir filmdi. Her ne kadar dram ağırlıklı da olsa güldüğüm yerler de oldu. Özellikle June Squibb filmi ele geçirmiş resmen, onun olduğu sahnelerde çok güldüm.
3 yıl önce
Beğen
2
'88 yapımı "Dangerous Liaisons"ın modern uyarlamasıymış, 10. dakikada falan fark ettim. Tesadüf mü bilmiyorum ama o da listemde hemen bir üst sıradaydı, bundan hemen önce, dün izlemiştim. Birkaç fark dışında tamamen aynı ikisi de ama '88 yapımı çok daha iyi bence ve bu kaos ortamı o döneme daha çok yakışmış; duygular çok daha yoğundu ve daha ayrıntılı bir film fakat bunda biraz hızlı gerçekleşmiş her şey, oldu bittiye gelmiş sanki. Diğer filmdeki oyunculuklar da daha iyi, zaten oyuncularından ikisi Oscar'a aday olmuş. Neyse, onu izlemenizi daha çok öneririm. Fllme gelecek olursak ben de çok üzülmedim Sebastian adına açıkçası. Sonuç olarak ikisi de kaybetti diyebiliriz.
3 yıl önce
Beğen
3
Daha Fazla Göster